METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi. METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi. METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi. METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Merkezi. METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi. METROPOL TURİZM Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi.
   
  METROPOL
  HAC UMRE ORG.
 

HAC NASIL YAPILIR ?
Hacca gitmek isteyen kimse, bu kutsal görev için helal kazanç temin eder. Yola çıkmadan önce varsa borçlarını öder ve hak sahipleri ile helalleşir.Tüm manevi hastalıklardan sıyrılarak günahlarının affı için ALLAH'a (C.C) tövbe eder. Kazaya kalmış ibadetleri varsa mümkün olduğu kadar kaza eder. Yola çıkacağı zaman evinde iki rek'at namaz kılar. Aile fertleri, dostları ve yakınları ile helalleşip veda ederek yola çıkar. Yolculukta ve hac ibadetini eda ederken başkalarını incitecek kötü söz ve davranışlardan sakınır.

İhrama girme yeri olan "mikat" sınırına gelmeden önce tırnaklar kesilir, gerekli vücut temizliği yapılır ve mümkünse gusledilir değilse abdest alınır. Erkekler giydikleri bütün elbiselerini çıkararak "izar" ve "rida" denilen iki parça örtüye sarılırlar. İhramlı oldukları sürece ayak ve başlarını açık bulundururlar. Kadınlar ihrama girerken elbiselerini çıkarmazlar.

Bundan sonra  "mikat" sınırında "ihram sünneti" niyetiyle iki rek'at namaz kılınır ve hacca niyet edilerek telbiye getirilir. Böylece ihrama girilmiş olur. İhram devam ettiği sürece ihramlıya yasak olan şeylerden sakınmak gerekir.

Mekkeye varılınca gusül abdest'i alınır. Sonra Harem-i Şerife gidilerek Kabe'nin etrafında kudüm tavafı yapılır ve ardından iki rek'at tavaf namazı kılındıktan sonra Safa ile Merve arasında usülüne uygun olarak sa'y yapılır. Hacı adayı bundan sonra ihramlı olarak Mekke'de kalır. Burada kaldığı süre içinde mümkünse namazları Harem-i Şerif'te kılmak, fırsat buldukça nafile tavaf etmek çok sevaptır. Arefe'den bir gün önce Arafat'a çıkılır. Arefe günü güneş batıncaya kadar Arafat'ta kalınır. İbadet ve dua ile vakitler değerlendirilir. Burada öğle ve ikindi namazları cemaatle öğle vaktinde birlikte kılınır. Buna "Cem'i Takdim" denilir. Öğleden sonra vakfe yapılır. Güneş battıktan sonra akşam namazı kılınmadan 'Müzdelife'de akşam ve yatsı namazları cemaatle yatsı vaktinde birlikte kılınır. Buna "Cem-i Tehir" denilir. Geceyi Müzdelife'de geçiren hacı adayları şeytan taşlamak için kullanılacak taşları burada toplar.

Bayram sabahı, sabah namazı erken kılınarak, "Müzdelife Vakfesi" yapılır. Hava aydınlandıktan sonra Mina'ya hareket edilir.

Bayramın Birinci Günü Mina'da Sırasıyla;
a) Akabe Cemresi'ne yedi taş atılır.
b) Saçlar tıraş edilerek ihramdan çıkılır. (İfrad haccı yapanlara kurban kesmek vacip olmadığından bunlar Akabe Cemresi'ne taş attıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkarlar. Temettü veya Kıran haccı yapanlar Akabe Cemresi'ne taş atıp kurban kestikten sonra tıraş olur ve ihramdan çıkarlar.)
c) Vakit ve imkan bulunursa ayni gün Mekke'ye gidilerek farz olan ziyaret tavafı yapılır.

Bayramın ikinci günü: Yine Küçük, Orta ve Akabe cemrelerine yedişer taş daha atılır. Ayni gün Mina'dan Mekke'ye dönülünce veda tavafı yapılarak hac vazifesi tamamlanmış olur.
Uygulamasını anlattığımız ifrad haccıdır. Temettü ve Kıran haclarının yapılışında bazı farklılıklar vardır.

Temettü haccı: Temettü haccı yapacak lan kimse Mikat sınırında umre için ihrama girer. Mekke'ye gelince usulüne uygun olarak umreyi yaptıktan sonra tıraş olur ve ihramdan çıkar. Terviye gününe kadar (Arefe gününden bir gün önce)  Mekke'de ihramsız olarak bekler. Terviye günü Mekke'de hac için yeniden ihrama girer ve yukarıda anlatıldığı gibi hac vazifelerini yapar.
Ancak İfrad haccından farklı olarak:
1) Bayramın birinci günü Cemre Akabesine taş attıktan sonra kurban keser, ondan sonra tıraş olur ve ihramdan çıkar.
2) Ziyaret tavafından sonra haccın sa'yını yapar.

Kıran Haccı: Kıran haccı yapacak olan Mikat sınırında hem hac, hemde umreye ikisine birden niyet ederek her ikisi içnde bir ihrama girer. Mekke'ye varınca önce umre yapar, umreyi tamamladıktan sonra haccın kudüm tavafını, peşinden de haccın sa'yını yapar. Fakat ihramdan çıkmaz. İhramlı olarak bekleyip Terviye günü gelince Arafat'a çıkarak tarif edildiği gibi hac vazifelerini yerine getirir.
Kıran haccında da İfrad haccından farklı olarak; Bayramın birinci günü cemre akabesine taş attıktan sonra kurban keser, ondan sonra tıraş olur ve ihramdan çıkar.


UMRE NASIL YAPILIR ?
-Mikat Sınırlarının birinde ihrama girilir ve niyet edilir.

- Telbiye, tekbir, tehlil, selevat'ı şerife okunarak Harem'i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır. Tavaf sırasında iztibâ ve ilk üç savtta remel de yapılır.

-Tavaf namazından sonra Mes'aya gidilerek umrenin sa'yı yapılır.

- Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur. Umrede Arafat, Minâ Müzdelife'deki menâsik, kudum ve veda tavafı yoktur.

İztibâ : Ridanın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atmak. Böylece sağ omuz ve kolu ihramın dışında bırakmaktır. Remel yapılması gereken tavafların bütün şartlarında iztibâ sünnettir. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülü olarak kılınır. Remel yapılan tavaflar dışında hiçbir zaman iztibâ yapılmaz.

Remel : Erkeklerin tavafların ilk üç şaftında kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve süratli yürümeleri. Devamında sa'y yapılacak tavaflarda Remel yapılması sünnettir.

5 YILDIZLI OTELLER




 
 
 
Kıran Haccı

Hac, yapılış itibariyle üçe ayrılmaktadır. İfrad haccı, umresiz hac (temettu), umreli hac (kıran haccı).
İfrad, hac aylarında sadece hac yapmaktır. Temettu, hac aylarında ayrı ayrı ihrama girerek umre ve hac yapmaktır. Kıran haccı ise aynı ihramda umre ve haccı birleştirmektir.

Kur'an 'da Hac

Terim olarak Hac Kur'an'da Hac Suresi'nin 27. ayetinde İnsanlar arasında haccı ilan et olarak yer alır.[1] Hac ibadeti İbrahim Peygamber zamanında ilan edilen bir ibadet olduğu vurgulanarak, 27. ayetteki Haccı ilan etme emrinin İbrahim Peygambere verildiği ve Hac ibadetinin her insan için gerekli olduğu vurgulanmıştır. Bir önceki ayet olan 26. ayetten itibaren Kur'an 'da İbrahim Peygamberin Kutsal Ev(Kâbe) ve etrafına ne için yerleştirildiğini ve Kutsal Evi inananlar için temiz tutmak, ibadete hazır bulundurmakla görevlendirildiği anlatılmıştır.[2]
Yine Hac Suresinin 28. ayetinde ise, Hac ibadetinin ne amaçla yapıldığı detaylandırılmasa da, müslümanların çeşitli yararlar için Kutsal Evi ziyareti olarak tarif edilmiştir.[3]
Hac, günümüzde Zilhicce ayında ihrama girerek belirli bir zamanda yani arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kâbe'yi tavaf etmekten ibarettir. Her ne kadar Kur'an da Hac yalnız 'tek bir aya' mahsus kılınmamış olsa da uygulama bu yöndedir. Keza Bakara 197. ayette belirtildiği üzere "Hac Ayları" tabiri bulunmaktadır ve bu aylar 4 ay oalrak Tevbe suresi 36. ayetinde belirtilmiştir.
9:36Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin...[4]
Ayrıca Bakara 197. ayetinde de"Hac Allah'ın kutsal kıldığı aylarda yapılmalıdır." ibaresi de bulunmakta ve kutsal aylar içerisinde hac ibadetinin yapılabileceği belirtilmiştir.
2:197 Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.[5]
Hac ibadetinin gerekliliği ile ilgili ayetler Kur'an'da Hac suresinin 27. ve 28. ayetlerindedir:
22:27 İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.[1]
22:28 Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.[3]
Hac yükümlülüğünün kimler üzerine olduğu ise Ali İmran suresinin 97. ayetinde belirtilmiştir. Ayete göre "yolculuğa gücü yeten" her insan hac ibadetini yapmakla yükümlüdür. 97. ayet Haccı, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkı olarak tanımlamıştır.
22:97 "Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır)".[6]

Kur'an 'da Haccın Şekli ve Süresi

Haccın ne şekilde yapılacağı ve Hac ile Umre arasındaki fark Kur'an 'da Bakara 203. ayette geçmektedir. Ayette, iki gün içerisinde dönüş tümcesi Mina'dan Mekke'ye dönüş olarak açıklanmıştır.(Dİyanet Meali) Umre sadece Kutsal Evi(Kâbe'yi) ziyaret olarak tanımlanırken, Hac ibadetinde Kâbe'nin yanı sıra bazı Kutsal yerlerin ziyareti de gerekliliği vurgulanmıştır.
2:203 Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin.[7]
Ayette görüldüğü üzere acele ederek terimi bulunmaktadır. Dolayısıyla Hac ziyaretinin Mina'dan Mekke'ye dönüşü en az iki gün olarak Kur'an 'da vurgulanmıştır.
Ayrıca sayılı günler tanımı Diyanet Meali'nin 54. dipnotun da aşağıdaki gibi yorumlanmıştır.
*“Sayılı günler”, teşrik günleridir. Teşrik günleri ise, Zilhicce ayının, 9,10,11,12 ve 13. günleridir. Diyanet Meali Dipnot 54[7]
Haccın şekli ile ilgili başkaca bir ayette Bakara Suresinin 196. ayetinde yer alır. Burada hac veya umre ibadetinin yapılış şekli ve insanların ne gibi davranışlarla bu ibadeti yerine getirmiş olacakları vurgulanır.
2:196 Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin
Hac ve Umre ibadetini engellenip de yapamayanlar için bir kurban göndermesi ve kurbanın yerine ulaşıncaya kadar da traş olmaması vurgulanmış. Kurbanın yerine ulaşmasından kast, kurbanın Kutsal Ev olan Kâbe'ye gönderilmesi olarak yorumlanmaktadır.

Ayette Hac ve Umre ibadetinin farkına ve Umre ibadetinin yapılacağı süreyi takip eden zamanda Hac ibadetinin yapılacağı hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse tümcesi ile vurgulanmıştır. Ayete göre Umre ibadetini yerine getiren kimsenin, bir kurban göndermesi; gönderemiyorsa Hac zamanında 3 gün döndüğünde de 7 gün oruç tutması gerektiği vurgulanmaktadır.
Hadislerde Hac

Müslim'de Hac bahsinde geçen hadiste: "Şüphesiz Allah haccı farz kıldı, haccı ifa ediniz."
Kur'an da sadece 'Yolculuğuna gücü yetenlerin' üzerine farz kılındığı belirtilmekte iken hac için başkaca bir şart belirtilmemiştir. Fakat İslam Dini bilginleri hadisler ışığında, aşağıdaki şartlara uygun olan kişinin hac yapmasının farz olduğunu söylemektedir.
Müslüman olmak,
Ergenlikçağına ulaşmış olmak,
Akıllı olmak,
Hür olmak (özgür olmak),
Asli ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar aile fertlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunmak, yani maddi olarak uygun olmak.

Hac Nasıl Yapılır?
Müslümanlar hac vazifelerini yerine getirirken, 1910
Türkiye hacıları genellikle emeklilik yaşındaki müslümanlardır ve haccı ömürde bir kere yapmaktadırlar.[kaynak belirtilmeli] Hacılar büyük oranda karı-koca gitmektedirler. Mali yönden bakıldığında en çok biriktirilen parayla hacca gidildiği görülmektedir. Türk hacıların çoğunluğu temettü haccı yapmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Temettü haccı, hac ve umre (Arapça: ?)'nin ayrı ayrı ihramla yapılmasıdır. Umre yapılmayan hacca ifrad haccı, umre ile haccın aynı ihramda yapılmasına ise kıran haccı denilmektedir.

Hacı adayı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurasına katılır, kurada adı gidecekler listesinde çıkarsa hazırlıklara başlar. Hacı adayı, para (lira, riyal, dolar) giyecek (ihram, terlik, şemsiye, iççamaşırı) ve yiyeceklerini (akan, kokan, bozulan yiyecekler dışındakileri) hazırlar, uçak biletini alır.
Yakınlarıyla vedalaşır. Şartlara göre evinde, uçakta, uçaktan inişte ihrama girer. İhram, erkekler için izar ve rida denilen iki parçalık örtüdür. Kadınların ihramı ise kendi giysileridir. Bu ihrama girmeden hacı adayları, mikat noktalarından geçemezler. Mikat, Mekke'nin etrafındaki ihram sınırları demektir ki, bu sınırlardan ihramsız geçilmez. Muazzam bir kalabalığa karışılacağı için (1990 yılında el-Muaysem tünelindeki faciada 1426 kişi ezilerek ölmüştü)ve kaybolma, yolunu kaybetme durumlarında ne yapılması gerektiği hakkında önceden bilgilenir.

Mekke'ye inen hacı adayları evlere yerleşir ve Umre yaparlar. Yani Kabe'yi ziyaret edip, tavaf yapmak, zemzem suyundan içmek, Safa ile Merve arasında say yapmak (7 kere gidip dönmek). Saydan sonra umre biter, saçlar kesilerek ihramdan çıkılır, hac için tekrar ihrama girinceye kadar hac yasakları kalkmıştır. Adaylar, haccı beklerken, çevreyi gezer, alışveriş yapar.

Zilhicce'nin 9'unda, arefe günü tekrar ihrama girilir. Güneşle birlikte Arafat'a vakfeye gidilir. Bütün gün telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerikeleke lebbeyk, innel hamde ven nimete leke vel mülk, la şerike lek) tesbih ve ibadetle geçirilip, güneş battıktan sonra Müzdelife'ye geçilir. Yaya olarak ikisinin arası 3 saattir. Ertesi gün, Kurban Bayramının ilk günüdür. Güneş doğmadan önce Mina'ya hareket edilir. Burada şeytan taşlanır, kurban kesilir. Üç gün Mina'da kalınır veya ilk gün sonunda Mekke'ye dönülerek ziyaret tavafı (Kabe'yi 7 kere dönmek, yani 7 şavt) ve hac sayi yapılarak hacı olunur. Bayramın kalan günlerinde yine Cemerat'a gidilerek şeytan taşlanır, taşlama 70 taşa bağlanır.
Hac bittikten sonra isteyen istediği kadar tavaf ve umre yapabilir. İlk kafileyle gelip Medine'yi ziyaret etmeyenler bu arada Medine'yi ziyaret ederler. Son bir tavaftan sonra herkes memleketine döner.
Hac Tarihi

Tarihte her zaman kutsal yerlere yolculuk ve ziyaret yapılmıştır. Bu kutsal yerlerden bir kaç örneği: Delfi Tapınağı, Zeus Mabedi, Amon Tapınağı, Ganj Nehri, Gaya, Kudüs, Meryemana, Sion Dağı, Zeytin Dağı, Benares, Kusanagara, Sarnath, Ajanta, Sanchi.

Yahudilikte hac Kudüs'teki Beyti Mukaddes'i ziyarettir. Süleyman Mabedi'ndeki Batı duvarı veya Ağlama Duvarı'nda dua edilir.

Hıristiyanlıkta hac yolculuğu Petrus ve Pavlus'un mezarlarının bulunduğu Roma'ya ve özellikle Noel, Yaslı Cuma, Paskalya günlerinde Kudüs ile Betlehem'e yapılır. Daha sonra özellikle Katoliklerde havariler ve azizler ile alakalı yer ve mucizenin göründüğü Santiago de Compostela (İspanya), Lourdes (Fransa), Fátima (Portekiz) gibi yerler de popüler olmuştur.

İslam dininde haccın tarihi İbrahim'le başlar. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail ile Filistin'den Mekke'ye gitti ve ailesini orada bıraktı. Hacer, çölde azıksız ve susuz kalıp önce Safa tepesine sonra Merve tepesine çıkıp etrafı araştırdı. Vadiye inince İsmail'i bulamadı. İki tepe arasında 7 kere koşup aradı. Sonunda İsmail'i, Zemzem kuyusu yanında buldu. İbrahim Filistin'den onların yanına geldi. Rüyasında İsmail'i kurban etmesi isteniyordu. Mina'ya giderken şeytan ona musallat oldu. Taşladı. Sonra şeytan Hacer'e musallat oldu. Hacer de şeytanı taşladı. İsmail'e yanaştı, o da taşladı. Sonunda İbrahim tam İsmail'i kurban edecekken gökten bir koç indirildi. Kurban'ın vacip kılınması böyle oldu. (Kur'an: Saffat, Hac, Bakara, Ali İmran sureleri.)

İbrahim ile İsmail Kâbe'yi inşa ettiler. Yapı yükseldiğinde İbrahim'in üzerine çıktığı taştaki ayak izine Makam-ı İbrahim denir. Kabe tamamlanınca köşesine Hacer-i Esved'i haccın başlanğıç ve bitişini göstermek üzere yerleştirdiler.

İbrahim'den sonra Kabe putperestlerin hac yeri oldu, içini putlarla doldurdular. Bu Cahiliye dönemi, hicri 9. yılda Ebû Bekir'in hac emirliğinde yapılan ilk İslam haccı ile sona erdi. Hicri 10. yılda Peygamber Aleyhisselam ilk ve son haccını (Veda Haccı) yerine getirdi, hac ibadetinin esaslarını gösterdi.
Osmanlı, peygamberin sünnetine uyarak hac yöneticiliği (Emirülhac)işini yürüttü. Surre Eminliği adıyla bilinen bu kurum, Mekke ve Medine'ye Surrei Hümayun denilen yardımları götürürdü. Surrei Hümayun'un İstanbul'dan çıkışı törenle olurdu.

Osmanlı zamanında İstanbul-Mekke arası gidiş dönüş 8 ayı bulmaktaydı. 19. yüzyıl başlarına kadar hac ulaşımı at, katır ve deve sırtında yapılırdı. 1869'da Süveyş Kanalı'ndan gemiyle, 1908'de Hicaz hattından trenle gidilmeye başladı.

Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının (Cem Sultan hariç) hiçbiri hacca gitmemiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır'a kadar gidebilmiştir. Şeyhülislamlar, padişahlara hac lazım değildir diye fetva vermişlerdi. Türkiye cumhurbaşkanları da aynı geleneği devam ettirmişler, Cevdet Sunay ile Kenan Evren ise Umre yapmışlardır. Başbakanlardan hacı olanlar Turgut Özal ve Necmeddin Erbakan'dır.

Hacca gidenler uğurlanır, dönüşte karşılanır ve tebrik edilirdi. Hacı evinde tehniye merasimi yapılırdı. Misafirlere hacdan getirilen zemzem suyu dağıtılırdı.

Osmanlı İmparatorluğu çökerken Hicaz'ı kaybetti. Türkiye, milli mücadele ile meşguldü. Surre tarihe karıştı. 1947'lere kadar Türkiye'den hacca resmen izin çıkmadı. 1948'de döviz yokluğu bahanesiyle hac yine yasaklandı, ancak 1949'da serbestçe hac izni çıktı. O yasaklı yıllarda Rusya dahi hacılarına yasak koymamıştı. Hacı sayısı 1949'da 7.000 idi. Bugün 180.000'dir. 12 Mart döneminde de hacılar Mekke'ye gidememiştir.

Suudi Arabistan 1988'de hac kontenjanı sınırını ilan etmiştir. Her ülkenin nüfusuna göre hacı kafilesi olmaktadır. Karayolu tehlikeli olduğu için Türkiye hacıları havayolundan gitmektedir. 1979'a kadar isteyen her kişi veya kurum hac seyahati düzenleyebilirdi, bu tarihten sonra hac işini DİB organize etmeye başlamıştır. DİB her yıl kur'a usulüyle hacı adayları belirlemektedir.
 
 


HAC NASIL YAPILIR?
   
 

Kıran Haccı

Hac, yapılış itibariyle üçe ayrılmaktadır. İfrad haccı, umresiz hac (temettu), umreli hac (kıran haccı).
İfrad, hac aylarında sadece hac yapmaktır. Temettu, hac aylarında ayrı ayrı ihrama girerek umre ve hac yapmaktır. Kıran haccı ise aynı ihramda umre ve haccı birleştirmektir.

Kur'an 'da Hac

Terim olarak Hac Kur'an'da Hac Suresi'nin 27. ayetinde İnsanlar arasında haccı ilan et olarak yer alır.[1] Hac ibadeti İbrahim Peygamber zamanında ilan edilen bir ibadet olduğu vurgulanarak, 27. ayetteki Haccı ilan etme emrinin İbrahim Peygambere verildiği ve Hac ibadetinin her insan için gerekli olduğu vurgulanmıştır. Bir önceki ayet olan 26. ayetten itibaren Kur'an 'da İbrahim Peygamberin Kutsal Ev(Kâbe) ve etrafına ne için yerleştirildiğini ve Kutsal Evi inananlar için temiz tutmak, ibadete hazır bulundurmakla görevlendirildiği anlatılmıştır.[2]
Yine Hac Suresinin 28. ayetinde ise, Hac ibadetinin ne amaçla yapıldığı detaylandırılmasa da, müslümanların çeşitli yararlar için Kutsal Evi ziyareti olarak tarif edilmiştir.[3]
Hac, günümüzde Zilhicce ayında ihrama girerek belirli bir zamanda yani arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kâbe'yi tavaf etmekten ibarettir. Her ne kadar Kur'an da Hac yalnız 'tek bir aya' mahsus kılınmamış olsa da uygulama bu yöndedir. Keza Bakara 197. ayette belirtildiği üzere "Hac Ayları" tabiri bulunmaktadır ve bu aylar 4 ay oalrak Tevbe suresi 36. ayetinde belirtilmiştir.

9:36Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin...[4]
Ayrıca Bakara 197. ayetinde de"Hac Allah'ın kutsal kıldığı aylarda yapılmalıdır." ibaresi de bulunmakta ve kutsal aylar içerisinde hac ibadetinin yapılabileceği belirtilmiştir.

2:197 Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.[5]
Hac ibadetinin gerekliliği ile ilgili ayetler Kur'an'da Hac suresinin 27. ve 28. ayetlerindedir:

22:27 İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.[1]
22:28 Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.[3]
Hac yükümlülüğünün kimler üzerine olduğu ise Ali İmran suresinin 97. ayetinde belirtilmiştir. Ayete göre "yolculuğa gücü yeten" her insan hac ibadetini yapmakla yükümlüdür. 97. ayet Haccı, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkı olarak tanımlamıştır.

22:97 "Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır)".[6]

Kur'an 'da Haccın Şekli ve Süresi

Haccın ne şekilde yapılacağı ve Hac ile Umre arasındaki fark Kur'an 'da Bakara 203. ayette geçmektedir. Ayette, iki gün içerisinde dönüş tümcesi Mina'dan Mekke'ye dönüş olarak açıklanmıştır.(Dİyanet Meali) Umre sadece Kutsal Evi(Kâbe'yi) ziyaret olarak tanımlanırken, Hac ibadetinde Kâbe'nin yanı sıra bazı Kutsal yerlerin ziyareti de gerekliliği vurgulanmıştır.

2:203 Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin.[7]
Ayette görüldüğü üzere acele ederek terimi bulunmaktadır. Dolayısıyla Hac ziyaretinin Mina'dan Mekke'ye dönüşü en az iki gün olarak Kur'an 'da vurgulanmıştır.
Ayrıca sayılı günler tanımı Diyanet Meali'nin 54. dipnotun da aşağıdaki gibi yorumlanmıştır.
*“Sayılı günler”, teşrik günleridir. Teşrik günleri ise, Zilhicce ayının, 9,10,11,12 ve 13. günleridir. Diyanet Meali Dipnot 54[7]

Haccın şekli ile ilgili başkaca bir ayette Bakara Suresinin 196. ayetinde yer alır. Burada hac veya umre ibadetinin yapılış şekli ve insanların ne gibi davranışlarla bu ibadeti yerine getirmiş olacakları vurgulanır.

2:196 Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin

Hac ve Umre ibadetini engellenip de yapamayanlar için bir kurban göndermesi ve kurbanın yerine ulaşıncaya kadar da traş olmaması vurgulanmış. Kurbanın yerine ulaşmasından kast, kurbanın Kutsal Ev olan Kâbe'ye gönderilmesi olarak yorumlanmaktadır.

Ayette Hac ve Umre ibadetinin farkına ve Umre ibadetinin yapılacağı süreyi takip eden zamanda Hac ibadetinin yapılacağı hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse tümcesi ile vurgulanmıştır. Ayete göre Umre ibadetini yerine getiren kimsenin, bir kurban göndermesi; gönderemiyorsa Hac zamanında 3 gün döndüğünde de 7 gün oruç tutması gerektiği vurgulanmaktadır.

Hadislerde Hac

Müslim'de Hac bahsinde geçen hadiste: "Şüphesiz Allah haccı farz kıldı, haccı ifa ediniz."
Kur'an da sadece 'Yolculuğuna gücü yetenlerin' üzerine farz kılındığı belirtilmekte iken hac için başkaca bir şart belirtilmemiştir. Fakat İslam Dini bilginleri hadisler ışığında, aşağıdaki şartlara uygun olan kişinin hac yapmasının farz olduğunu söylemektedir.

Müslüman olmak,
Ergenlikçağına ulaşmış olmak,
Akıllı olmak,
Hür olmak (özgür olmak),
Asli ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar aile fertlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunmak, yani maddi olarak uygun olmak.

Hac Nasıl Yapılır?
 

Müslümanlar hac vazifelerini yerine getirirken, 1910
Türkiye hacıları genellikle emeklilik yaşındaki müslümanlardır ve haccı ömürde bir kere yapmaktadırlar.[kaynak belirtilmeli] Hacılar büyük oranda karı-koca gitmektedirler. Mali yönden bakıldığında en çok biriktirilen parayla hacca gidildiği görülmektedir. Türk hacıların çoğunluğu temettü haccı yapmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Temettü haccı, hac ve umre (Arapça: ?)'nin ayrı ayrı ihramla yapılmasıdır. Umre yapılmayan hacca ifrad haccı, umre ile haccın aynı ihramda yapılmasına ise kıran haccı denilmektedir.

Hacı adayı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurasına katılır, kurada adı gidecekler listesinde çıkarsa hazırlıklara başlar. Hacı adayı, para (lira, riyal, dolar) giyecek (ihram, terlik, şemsiye, iççamaşırı) ve yiyeceklerini (akan, kokan, bozulan yiyecekler dışındakileri) hazırlar, uçak biletini alır.
Yakınlarıyla vedalaşır. Şartlara göre evinde, uçakta, uçaktan inişte ihrama girer. İhram, erkekler için izar ve rida denilen iki parçalık örtüdür. Kadınların ihramı ise kendi giysileridir. Bu ihrama girmeden hacı adayları, mikat noktalarından geçemezler. Mikat, Mekke'nin etrafındaki ihram sınırları demektir ki, bu sınırlardan ihramsız geçilmez. Muazzam bir kalabalığa karışılacağı için (1990 yılında el-Muaysem tünelindeki faciada 1426 kişi ezilerek ölmüştü)ve kaybolma, yolunu kaybetme durumlarında ne yapılması gerektiği hakkında önceden bilgilenir.

Mekke'ye inen hacı adayları evlere yerleşir ve Umre yaparlar. Yani Kabe'yi ziyaret edip, tavaf yapmak, zemzem suyundan içmek, Safa ile Merve arasında say yapmak (7 kere gidip dönmek). Saydan sonra umre biter, saçlar kesilerek ihramdan çıkılır, hac için tekrar ihrama girinceye kadar hac yasakları kalkmıştır. Adaylar, haccı beklerken, çevreyi gezer, alışveriş yapar.

Zilhicce'nin 9'unda, arefe günü tekrar ihrama girilir. Güneşle birlikte Arafat'a vakfeye gidilir. Bütün gün telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerikeleke lebbeyk, innel hamde ven nimete leke vel mülk, la şerike lek) tesbih ve ibadetle geçirilip, güneş battıktan sonra Müzdelife'ye geçilir. Yaya olarak ikisinin arası 3 saattir. Ertesi gün, Kurban Bayramının ilk günüdür. Güneş doğmadan önce Mina'ya hareket edilir. Burada şeytan taşlanır, kurban kesilir. Üç gün Mina'da kalınır veya ilk gün sonunda Mekke'ye dönülerek ziyaret tavafı (Kabe'yi 7 kere dönmek, yani 7 şavt) ve hac sayi yapılarak hacı olunur. Bayramın kalan günlerinde yine Cemerat'a gidilerek şeytan taşlanır, taşlama 70 taşa bağlanır.
Hac bittikten sonra isteyen istediği kadar tavaf ve umre yapabilir. İlk kafileyle gelip Medine'yi ziyaret etmeyenler bu arada Medine'yi ziyaret ederler. Son bir tavaftan sonra herkes memleketine döner.

Hac Tarihi

Tarihte her zaman kutsal yerlere yolculuk ve ziyaret yapılmıştır. Bu kutsal yerlerden bir kaç örneği: Delfi Tapınağı, Zeus Mabedi, Amon Tapınağı, Ganj Nehri, Gaya, Kudüs, Meryemana, Sion Dağı, Zeytin Dağı, Benares, Kusanagara, Sarnath, Ajanta, Sanchi.

Yahudilikte hac Kudüs'teki Beyti Mukaddes'i ziyarettir. Süleyman Mabedi'ndeki Batı duvarı veya Ağlama Duvarı'nda dua edilir.

Hıristiyanlıkta hac yolculuğu Petrus ve Pavlus'un mezarlarının bulunduğu Roma'ya ve özellikle Noel, Yaslı Cuma, Paskalya günlerinde Kudüs ile Betlehem'e yapılır. Daha sonra özellikle Katoliklerde havariler ve azizler ile alakalı yer ve mucizenin göründüğü Santiago de Compostela (İspanya), Lourdes (Fransa), Fátima (Portekiz) gibi yerler de popüler olmuştur.

İslam dininde haccın tarihi İbrahim'le başlar. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail ile Filistin'den Mekke'ye gitti ve ailesini orada bıraktı. Hacer, çölde azıksız ve susuz kalıp önce Safa tepesine sonra Merve tepesine çıkıp etrafı araştırdı. Vadiye inince İsmail'i bulamadı. İki tepe arasında 7 kere koşup aradı. Sonunda İsmail'i, Zemzem kuyusu yanında buldu. İbrahim Filistin'den onların yanına geldi. Rüyasında İsmail'i kurban etmesi isteniyordu. Mina'ya giderken şeytan ona musallat oldu. Taşladı. Sonra şeytan Hacer'e musallat oldu. Hacer de şeytanı taşladı. İsmail'e yanaştı, o da taşladı. Sonunda İbrahim tam İsmail'i kurban edecekken gökten bir koç indirildi. Kurban'ın vacip kılınması böyle oldu. (Kur'an: Saffat, Hac, Bakara, Ali İmran sureleri.)

İbrahim ile İsmail Kâbe'yi inşa ettiler. Yapı yükseldiğinde İbrahim'in üzerine çıktığı taştaki ayak izine Makam-ı İbrahim denir. Kabe tamamlanınca köşesine Hacer-i Esved'i haccın başlanğıç ve bitişini göstermek üzere yerleştirdiler.

İbrahim'den sonra Kabe putperestlerin hac yeri oldu, içini putlarla doldurdular. Bu Cahiliye dönemi, hicri 9. yılda Ebû Bekir'in hac emirliğinde yapılan ilk İslam haccı ile sona erdi. Hicri 10. yılda Peygamber Aleyhisselam ilk ve son haccını (Veda Haccı) yerine getirdi, hac ibadetinin esaslarını gösterdi.
Osmanlı, peygamberin sünnetine uyarak hac yöneticiliği (Emirülhac)işini yürüttü. Surre Eminliği adıyla bilinen bu kurum, Mekke ve Medine'ye Surrei Hümayun denilen yardımları götürürdü. Surrei Hümayun'un İstanbul'dan çıkışı törenle olurdu.

Osmanlı zamanında İstanbul-Mekke arası gidiş dönüş 8 ayı bulmaktaydı. 19. yüzyıl başlarına kadar hac ulaşımı at, katır ve deve sırtında yapılırdı. 1869'da Süveyş Kanalı'ndan gemiyle, 1908'de Hicaz hattından trenle gidilmeye başladı.

Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının (Cem Sultan hariç) hiçbiri hacca gitmemiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır'a kadar gidebilmiştir. Şeyhülislamlar, padişahlara hac lazım değildir diye fetva vermişlerdi. Türkiye cumhurbaşkanları da aynı geleneği devam ettirmişler, Cevdet Sunay ile Kenan Evren ise Umre yapmışlardır. Başbakanlardan hacı olanlar Turgut Özal ve Necmeddin Erbakan'dır.

Hacca gidenler uğurlanır, dönüşte karşılanır ve tebrik edilirdi. Hacı evinde tehniye merasimi yapılırdı. Misafirlere hacdan getirilen zemzem suyu dağıtılırdı.

Osmanlı İmparatorluğu çökerken Hicaz'ı kaybetti. Türkiye, milli mücadele ile meşguldü. Surre tarihe karıştı. 1947'lere kadar Türkiye'den hacca resmen izin çıkmadı. 1948'de döviz yokluğu bahanesiyle hac yine yasaklandı, ancak 1949'da serbestçe hac izni çıktı. O yasaklı yıllarda Rusya dahi hacılarına yasak koymamıştı. Hacı sayısı 1949'da 7.000 idi. Bugün 180.000'dir. 12 Mart döneminde de hacılar Mekke'ye gidememiştir.

Suudi Arabistan 1988'de hac kontenjanı sınırını ilan etmiştir. Her ülkenin nüfusuna göre hacı kafilesi olmaktadır. Karayolu tehlikeli olduğu için Türkiye hacıları havayolundan gitmektedir. 1979'a kadar isteyen her kişi veya kurum hac seyahati düzenleyebilirdi, bu tarihten sonra hac işini DİB organize etmeye başlamıştır. DİB her yıl kur'a usulüyle hacı adayları belirlemektedir.



UMRE NASIL YAPILIR?
 
 
 
Umre, Müslümanların Kabe'yi ziyaret etmelerine denir.

Ziyaret biçimi hacca benzer. Fakat hac gibi Zilhicce ayında olması gerekli değildir. Yani kısaca hac zamanı haricinde yapılan hacca umre denir. Bu görevi yerine getirene de hacı yerine mutemir (yarı hacı) denir. Umre ziyaret demektir (itimar'dan umre). Fıkhi tanımı şöyledir: Hac gibi bir zamana (mevsime) bağlı olmadan ihrama girerek Kabe'yi tavaf, say etmek, tıraş olmaktır. Kabe, Mekke'de Mescidi Haram'ın ortasındaki 13x12x11'lik küp şeklinde, İbrahim'in melek Cebrâîl rehberliğinde inşa ettiği bir yapıdır. Umre kelimesi Kur'an ve Hadis'te geçer. Kuran'da: "Haccı ve umreyi Allah için tam yapın." şeklindeyken Hadis'te: "İki umre arasındaki küçük günahların keffaretidir" halindedir.

Umre Hanefi ve Maliki'de sünnet, Şafii ve Hanbeli'de farzdır. Yaşamın herhangi bir anında yapılabilir. Hac ve umreyi peş peşe yapmak İslama göre umre menduptur (tavsiye edilmiş). Arefe ve Bayram günlerinde yapılırsa "umre mekruh" adını alır.

Hanefide ve malikide sünnet şafi ve hanbelide farzdır.
Hac zamanı dışında hac yapanlar hac yapmış sayılmazlar. Bunun yerine umre yapmış olurlar. Yani hacı yerine mutemir olurlar. Daha sonra tekrar hac yapmaları gerekir.
Menasık: Hacla ilgili işler, ibadetler.
Hac ayları: Şevval ve zilkade. Zilhicce'nin de ilk 10 günü.
Afakiler: Mekke'ye mikat dışından gelenler.
Mikat: İhramsız geçilemeyecek sınırlar. Zülhuleyfe, Cuhfe, Zatı Irk, karn, Yelemlem olarak beş noktadır.
Hıll: Harem ile mikat arası.
İhram: Normal zamanda helal olan davranışların bırakılması. Aynı zamanda bu amaçla giyilen iki parçadan oluşan giysi.
İzar ve rida: İhram giysisi. Alt parçaya izar, üst parçaya rida denir. Beyazdır.
Harem: Mekke ve çevresindeki avlanma yasağı olan bölge. En yakın sınır Tenim.
Tavaf: Kabe etrafında 7 kere dönmek.
Şavt: Her bir dönüş.
Say: Safa ile Merve (Mescidi Haram'ın doğusundaki iki tepe) arasında 4 gidiş 3 gelişle yapılan şavt.
İstilam: Her şavtta Haceri Esved'i selamlama.
Cinayet: Hac veya umrede yapılması gereken ibadetin terk edilmesi, zamanında yapılmaması, ihramlıyken yasak işlerin yapılması.
İhsar: İhrama girmiş müslümanın tavaf ve vakfeden alıkonulması.
Hedy: Kurban.
Mevsim: Hac zamanı.
Tehallül: İhramdan çıkış.
Halk: Saçların dipten kesilmesi.
Taksir: Saçları kısaltma.
Belirli günler: Zilhicce'nin ilk 10 günü.
Kurban günleri: Zilhicce'nin 10. 11. 12. günleri. Mina günleri de denir.
Terviye: Suya kanmak.

Umrenin Yapılışı

Umreci genellikle uçakla Cidde'ye gider. Mikat'tan ihramsız geçemeyeceğinden uçakta, hatta memleketinde ihrama girebilir. İhramın sebebi temizlik ve sağlıktır, bunun için beyaz renkte ve dikişsizdir. Başın açık ve ayakların çıplak olması da bu sebepledir. Yüzbinlerce insanın saç sakal, elbise, ayakkabı çeşitliliği içinde dünyanın dört bir tarafından doğrudan buraya gelmesi halinde çıkacak hastalıklar bu süretle engellenir. Eşitlik ve kardeşliğe, ölüye benzemeye, dayanılmaz sıcağa karşı önleme de dikkat edilmektedir. İhrama girmekle ihram yasaklarını kabul etmiştir (cinsellik yoktur, kavga ve küfür yoktur). Mikat noktasını geçmeden önce tırnaklarını keser, abdest alır, tıraş olur, ayaklar çıplaktır, çanta ve kemer taşıyabilir. Kadınlar için normal elbise, eldiven, çorap, ayakkabı caizdir.

İhramın sünneti olarak iki rekat namaz kılar. Niyet, telbiye, tekbir, tehlillerle Mekke'ye girer. Eşyalarını eve bırakır. Haremi Şerif'e gider.

Tekbir ve telbiyelerle içeri girer. Telbiye yüksek sesle yapılır. Kabe'nin çevresini niyet ederek ve Hacerül Esved hizasından başlayarak 7 defa döner, 7 tur dönüş tamamlanınca buna tavaf denir. Bu dönüş sırasında ıztıba ve remel yapar. Iztıba, ridanın bir ucunu sağ koltukaltından geçirip sol omuz üzerine atmaktır. Sağ omuz ve kol açılır. Remel, erkeklerin kısa adımlarla koşarcasına yürümesi demektir.
Tavaftan sonra tavaf namazı kılar. 2 rekattir. Müstakil bir vacip namazdır.

Umreci, namazdan sonra say için Mesa'ya (Safa ile merve) gider. Say yapmaya Safa Tepesinden niyet ederek başlar. Say yaptıktan sonra tıraş olup, ihramdan çıkar, umreyi bitirir. Hac'daki gibi Arafat, Mina, müzdelife, kudum ve veda yoktur. İsterse nafile kurbanı keser, isterse Mekke ve medine'deki kutsal yerleri gezer.

Medine'de Peygamber Aleyyisselam'ın kabri şerifi, Kuba mescidi, Cuma mescidi, Kıbleteyn mescidi, Seba mescidi, Cennetülbaki Kabristanı, Bulut Mescidi, Uhud şehitleri ziyareti. Mekke'de Rasulullah'ın doğduğu ev, Cennetülmualla, Nur dağı, Sevr mağarası, Cin Mescidi, Cebeli Kubeys görülecek yerlerdir.

Umre Nedir?

Umre kulluğun tadına varmaktır. Umre dünya da ahrete yolculuğu başlamadan, bir hazırlıktır cennete. Bütün dostlara veda edilir, helallik istenilir. Misali kefen olan, ihram giyinilir. Ölmeden önce ölmektir onun adı. Saç taranmaz, kıl koparılmaz, koku sürülmez, hiçbir canlıya zarar verilmez. Aslında Umre Allah’dan gayri her şeyi, elinin tersiyle itmektir. Mal mülk ve haram sevgilerinden sıyrılıp, gerçek bir kul olmanın talimidir, Umre. Umre, hacer olmaktır çölün ortasında, susuz kalıp Merve ile sefa arasında koşturan. İbrahim olmaktır hacer’ini yapayalnız çölün ortasında Allah için bırakan. Hacer olmaktır sırf Allah emrettiği için o sıcak ve susuzluğa çölde katlanan. İsmail kadar saf bebek kadar masum olmaktır zemzemi onun ayak topuklarından çıkarana teslim olmaktır. Umre bir dokunuştur beytullaha, Bir kucaklaşmadır kabeye, Bir öpüştür hacerul esvede. Selam durmaktır makam-ı ibrahimde.. İşte bu manevi atmosfer ve şuurla bu lezzete hep beraber erişelim inşallah.

Umre nasıl yapılır?

Umre ihlas ile samimiyet ile aşk ile göz yaşı ile yapılır. Öyle ki kabe ye kavuşmak isteyenlerin hasretiyle girilir ihram denilen, o kefene. Ayşe annemizin mescidinde iki rekat namaz ile alnımızdan öper seccade.

İlk rekat niyet ile ihram namazına başlar Umre duası niyazı ve kulluğu. Kafirun suresi ilk rekatta ikinci rekatta ihlas suresi ile kavuşulur seccadeye ki selam verilir kiramen katibin meleklerine. Lebbeyk sedaları ile kilometrelerde yol kat edilir mikatları sınırları aşarak varılır yüce Allah’ın evine. Kabe sizi bekliyor siyahnur bakışları ile gözlerinizden öpmeye dillerinizdeki zikirlere iştirak etmeye. Buyur Allah’ım buyur emrine uyduk emrini duyduk huzuruna durduk mülk senindir bende sana aidim senin eşin benzerin ortağın asla yoktur buyur Allah’ım emret seninim ve sana geldim demektir tüm samimiyetle. Bismillahi Allahu ekber diyerek açılan sağ omuz ile hacer-ul esved’e selam vererek bende buradayım ne olur Allah’ım mahşer gününde şahitlik etsin bu kara gözlü dilber bize. Ve devam edilir yedi dönüş yedi salavat binlerce zikir ve tesbihat ile kabe etrafında dönmeye. Her dönüş bir göz yaşıdır günahlara, pişmanlıktır nefsin bunca sene yedirdiği haramlardan kurtuluştur aftır her nidada aman Ya Rab demekle ebedi huzura kavuşmaktır. Merve ile sefa arasına hacer annemizin arayışlarına yetişmektir yedi kere. Zemzem gibi ebedi aşk çağlar yüreklerde Mevla tutkusuyla. Ve başımızdaki saçlarımız adedince canımız sana fedadır demekle kesilir saçlar, güzellik den feragat edilir işte bu şuur ile yapılır müminlerin aleminde Umre.
Ve merak ediyor gönüller ruhlar bir gıda istiyor kalbi hisler ile Fahri Kainat Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellamden. Buyuruyor Fahri Kainat Umre deki Hadsiz Faziletleri "Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!" "Kim, hacc veya umre için Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrâma girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir veya cennet kendisine vâzcib olur." -Râvi, Resûlullah'ın hangisini dediği hususunda şekke düştü " "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Küçüğün, büyüğün, zyıfın, kadının cihadı hacc ve umredir." Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan: "Umre vacib midir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Hayır! Ancak, umre yapmanız faziletli bir ameldir. "
Cinayetler

Hac ve umrede yapılması yasak işleri yapmaya cinayet denir. Her cinayetin cezası vardır.

-Umreyi bozan, kaza ve kurban gerektiren cinayetler: Cinsel ilişki, cünüp olarak tavaf etmek, ihram noktasını ihramsız geçmek, say'i terk etmek.
-Sadaka gerektiren cinayetler: İhramlıyken koku sürünmek, tıraş olmak, başı örtmek, abdestsizlik, şartları eksik yapmak, haşere öldürmek, tırnak kesmek, kıl koparmak.
-Bedel gerektiren cinayetler: İhramlıyken avlanmak, yasak hayvanları yaralamak, yumurtasını almak, bitkileri koparmak kesmek.

Bunları yapanların hacları kabul edilmez.
 

 
UMRE NASIL YAPILIR?
 
HAC NASIL YAPILIR?
   
 

Kıran Haccı

Hac, yapılış itibariyle üçe ayrılmaktadır. İfrad haccı, umresiz hac (temettu), umreli hac (kıran haccı).
İfrad, hac aylarında sadece hac yapmaktır. Temettu, hac aylarında ayrı ayrı ihrama girerek umre ve hac yapmaktır. Kıran haccı ise aynı ihramda umre ve haccı birleştirmektir.

Kur'an 'da Hac

Terim olarak Hac Kur'an'da Hac Suresi'nin 27. ayetinde İnsanlar arasında haccı ilan et olarak yer alır.[1] Hac ibadeti İbrahim Peygamber zamanında ilan edilen bir ibadet olduğu vurgulanarak, 27. ayetteki Haccı ilan etme emrinin İbrahim Peygambere verildiği ve Hac ibadetinin her insan için gerekli olduğu vurgulanmıştır. Bir önceki ayet olan 26. ayetten itibaren Kur'an 'da İbrahim Peygamberin Kutsal Ev(Kâbe) ve etrafına ne için yerleştirildiğini ve Kutsal Evi inananlar için temiz tutmak, ibadete hazır bulundurmakla görevlendirildiği anlatılmıştır.[2]
Yine Hac Suresinin 28. ayetinde ise, Hac ibadetinin ne amaçla yapıldığı detaylandırılmasa da, müslümanların çeşitli yararlar için Kutsal Evi ziyareti olarak tarif edilmiştir.[3]
Hac, günümüzde Zilhicce ayında ihrama girerek belirli bir zamanda yani arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kâbe'yi tavaf etmekten ibarettir. Her ne kadar Kur'an da Hac yalnız 'tek bir aya' mahsus kılınmamış olsa da uygulama bu yöndedir. Keza Bakara 197. ayette belirtildiği üzere "Hac Ayları" tabiri bulunmaktadır ve bu aylar 4 ay oalrak Tevbe suresi 36. ayetinde belirtilmiştir.

9:36Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin...[4]
Ayrıca Bakara 197. ayetinde de"Hac Allah'ın kutsal kıldığı aylarda yapılmalıdır." ibaresi de bulunmakta ve kutsal aylar içerisinde hac ibadetinin yapılabileceği belirtilmiştir.

2:197 Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.[5]
Hac ibadetinin gerekliliği ile ilgili ayetler Kur'an'da Hac suresinin 27. ve 28. ayetlerindedir:

22:27 İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.[1]
22:28 Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.[3]
Hac yükümlülüğünün kimler üzerine olduğu ise Ali İmran suresinin 97. ayetinde belirtilmiştir. Ayete göre "yolculuğa gücü yeten" her insan hac ibadetini yapmakla yükümlüdür. 97. ayet Haccı, Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkı olarak tanımlamıştır.

22:97 "Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır)".[6]

Kur'an 'da Haccın Şekli ve Süresi

Haccın ne şekilde yapılacağı ve Hac ile Umre arasındaki fark Kur'an 'da Bakara 203. ayette geçmektedir. Ayette, iki gün içerisinde dönüş tümcesi Mina'dan Mekke'ye dönüş olarak açıklanmıştır.(Dİyanet Meali) Umre sadece Kutsal Evi(Kâbe'yi) ziyaret olarak tanımlanırken, Hac ibadetinde Kâbe'nin yanı sıra bazı Kutsal yerlerin ziyareti de gerekliliği vurgulanmıştır.

2:203 Sayılı günlerde Allah’ı anın (telbiye ve tekbir getirin). Kim iki gün içinde acele edip (Mina’dan Mekke’ye) dönerse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa, ona da günah yoktur. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve onun huzurunda toplanacağınızı bilin.[7]
Ayette görüldüğü üzere acele ederek terimi bulunmaktadır. Dolayısıyla Hac ziyaretinin Mina'dan Mekke'ye dönüşü en az iki gün olarak Kur'an 'da vurgulanmıştır.
Ayrıca sayılı günler tanımı Diyanet Meali'nin 54. dipnotun da aşağıdaki gibi yorumlanmıştır.
*“Sayılı günler”, teşrik günleridir. Teşrik günleri ise, Zilhicce ayının, 9,10,11,12 ve 13. günleridir. Diyanet Meali Dipnot 54[7]

Haccın şekli ile ilgili başkaca bir ayette Bakara Suresinin 196. ayetinde yer alır. Burada hac veya umre ibadetinin yapılış şekli ve insanların ne gibi davranışlarla bu ibadeti yerine getirmiş olacakları vurgulanır.

2:196 Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin

Hac ve Umre ibadetini engellenip de yapamayanlar için bir kurban göndermesi ve kurbanın yerine ulaşıncaya kadar da traş olmaması vurgulanmış. Kurbanın yerine ulaşmasından kast, kurbanın Kutsal Ev olan Kâbe'ye gönderilmesi olarak yorumlanmaktadır.

Ayette Hac ve Umre ibadetinin farkına ve Umre ibadetinin yapılacağı süreyi takip eden zamanda Hac ibadetinin yapılacağı hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse tümcesi ile vurgulanmıştır. Ayete göre Umre ibadetini yerine getiren kimsenin, bir kurban göndermesi; gönderemiyorsa Hac zamanında 3 gün döndüğünde de 7 gün oruç tutması gerektiği vurgulanmaktadır.

Hadislerde Hac

Müslim'de Hac bahsinde geçen hadiste: "Şüphesiz Allah haccı farz kıldı, haccı ifa ediniz."
Kur'an da sadece 'Yolculuğuna gücü yetenlerin' üzerine farz kılındığı belirtilmekte iken hac için başkaca bir şart belirtilmemiştir. Fakat İslam Dini bilginleri hadisler ışığında, aşağıdaki şartlara uygun olan kişinin hac yapmasının farz olduğunu söylemektedir.

Müslüman olmak,
Ergenlikçağına ulaşmış olmak,
Akıllı olmak,
Hür olmak (özgür olmak),
Asli ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar aile fertlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunmak, yani maddi olarak uygun olmak.

Hac Nasıl Yapılır?
 

Müslümanlar hac vazifelerini yerine getirirken, 1910
Türkiye hacıları genellikle emeklilik yaşındaki müslümanlardır ve haccı ömürde bir kere yapmaktadırlar.[kaynak belirtilmeli] Hacılar büyük oranda karı-koca gitmektedirler. Mali yönden bakıldığında en çok biriktirilen parayla hacca gidildiği görülmektedir. Türk hacıların çoğunluğu temettü haccı yapmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Temettü haccı, hac ve umre (Arapça: ?)'nin ayrı ayrı ihramla yapılmasıdır. Umre yapılmayan hacca ifrad haccı, umre ile haccın aynı ihramda yapılmasına ise kıran haccı denilmektedir.

Hacı adayı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurasına katılır, kurada adı gidecekler listesinde çıkarsa hazırlıklara başlar. Hacı adayı, para (lira, riyal, dolar) giyecek (ihram, terlik, şemsiye, iççamaşırı) ve yiyeceklerini (akan, kokan, bozulan yiyecekler dışındakileri) hazırlar, uçak biletini alır.
Yakınlarıyla vedalaşır. Şartlara göre evinde, uçakta, uçaktan inişte ihrama girer. İhram, erkekler için izar ve rida denilen iki parçalık örtüdür. Kadınların ihramı ise kendi giysileridir. Bu ihrama girmeden hacı adayları, mikat noktalarından geçemezler. Mikat, Mekke'nin etrafındaki ihram sınırları demektir ki, bu sınırlardan ihramsız geçilmez. Muazzam bir kalabalığa karışılacağı için (1990 yılında el-Muaysem tünelindeki faciada 1426 kişi ezilerek ölmüştü)ve kaybolma, yolunu kaybetme durumlarında ne yapılması gerektiği hakkında önceden bilgilenir.

Mekke'ye inen hacı adayları evlere yerleşir ve Umre yaparlar. Yani Kabe'yi ziyaret edip, tavaf yapmak, zemzem suyundan içmek, Safa ile Merve arasında say yapmak (7 kere gidip dönmek). Saydan sonra umre biter, saçlar kesilerek ihramdan çıkılır, hac için tekrar ihrama girinceye kadar hac yasakları kalkmıştır. Adaylar, haccı beklerken, çevreyi gezer, alışveriş yapar.

Zilhicce'nin 9'unda, arefe günü tekrar ihrama girilir. Güneşle birlikte Arafat'a vakfeye gidilir. Bütün gün telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerikeleke lebbeyk, innel hamde ven nimete leke vel mülk, la şerike lek) tesbih ve ibadetle geçirilip, güneş battıktan sonra Müzdelife'ye geçilir. Yaya olarak ikisinin arası 3 saattir. Ertesi gün, Kurban Bayramının ilk günüdür. Güneş doğmadan önce Mina'ya hareket edilir. Burada şeytan taşlanır, kurban kesilir. Üç gün Mina'da kalınır veya ilk gün sonunda Mekke'ye dönülerek ziyaret tavafı (Kabe'yi 7 kere dönmek, yani 7 şavt) ve hac sayi yapılarak hacı olunur. Bayramın kalan günlerinde yine Cemerat'a gidilerek şeytan taşlanır, taşlama 70 taşa bağlanır.
Hac bittikten sonra isteyen istediği kadar tavaf ve umre yapabilir. İlk kafileyle gelip Medine'yi ziyaret etmeyenler bu arada Medine'yi ziyaret ederler. Son bir tavaftan sonra herkes memleketine döner.

Hac Tarihi

Tarihte her zaman kutsal yerlere yolculuk ve ziyaret yapılmıştır. Bu kutsal yerlerden bir kaç örneği: Delfi Tapınağı, Zeus Mabedi, Amon Tapınağı, Ganj Nehri, Gaya, Kudüs, Meryemana, Sion Dağı, Zeytin Dağı, Benares, Kusanagara, Sarnath, Ajanta, Sanchi.

Yahudilikte hac Kudüs'teki Beyti Mukaddes'i ziyarettir. Süleyman Mabedi'ndeki Batı duvarı veya Ağlama Duvarı'nda dua edilir.

Hıristiyanlıkta hac yolculuğu Petrus ve Pavlus'un mezarlarının bulunduğu Roma'ya ve özellikle Noel, Yaslı Cuma, Paskalya günlerinde Kudüs ile Betlehem'e yapılır. Daha sonra özellikle Katoliklerde havariler ve azizler ile alakalı yer ve mucizenin göründüğü Santiago de Compostela (İspanya), Lourdes (Fransa), Fátima (Portekiz) gibi yerler de popüler olmuştur.

İslam dininde haccın tarihi İbrahim'le başlar. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail ile Filistin'den Mekke'ye gitti ve ailesini orada bıraktı. Hacer, çölde azıksız ve susuz kalıp önce Safa tepesine sonra Merve tepesine çıkıp etrafı araştırdı. Vadiye inince İsmail'i bulamadı. İki tepe arasında 7 kere koşup aradı. Sonunda İsmail'i, Zemzem kuyusu yanında buldu. İbrahim Filistin'den onların yanına geldi. Rüyasında İsmail'i kurban etmesi isteniyordu. Mina'ya giderken şeytan ona musallat oldu. Taşladı. Sonra şeytan Hacer'e musallat oldu. Hacer de şeytanı taşladı. İsmail'e yanaştı, o da taşladı. Sonunda İbrahim tam İsmail'i kurban edecekken gökten bir koç indirildi. Kurban'ın vacip kılınması böyle oldu. (Kur'an: Saffat, Hac, Bakara, Ali İmran sureleri.)

İbrahim ile İsmail Kâbe'yi inşa ettiler. Yapı yükseldiğinde İbrahim'in üzerine çıktığı taştaki ayak izine Makam-ı İbrahim denir. Kabe tamamlanınca köşesine Hacer-i Esved'i haccın başlanğıç ve bitişini göstermek üzere yerleştirdiler.

İbrahim'den sonra Kabe putperestlerin hac yeri oldu, içini putlarla doldurdular. Bu Cahiliye dönemi, hicri 9. yılda Ebû Bekir'in hac emirliğinde yapılan ilk İslam haccı ile sona erdi. Hicri 10. yılda Peygamber Aleyhisselam ilk ve son haccını (Veda Haccı) yerine getirdi, hac ibadetinin esaslarını gösterdi.
Osmanlı, peygamberin sünnetine uyarak hac yöneticiliği (Emirülhac)işini yürüttü. Surre Eminliği adıyla bilinen bu kurum, Mekke ve Medine'ye Surrei Hümayun denilen yardımları götürürdü. Surrei Hümayun'un İstanbul'dan çıkışı törenle olurdu.

Osmanlı zamanında İstanbul-Mekke arası gidiş dönüş 8 ayı bulmaktaydı. 19. yüzyıl başlarına kadar hac ulaşımı at, katır ve deve sırtında yapılırdı. 1869'da Süveyş Kanalı'ndan gemiyle, 1908'de Hicaz hattından trenle gidilmeye başladı.

Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının (Cem Sultan hariç) hiçbiri hacca gitmemiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır'a kadar gidebilmiştir. Şeyhülislamlar, padişahlara hac lazım değildir diye fetva vermişlerdi. Türkiye cumhurbaşkanları da aynı geleneği devam ettirmişler, Cevdet Sunay ile Kenan Evren ise Umre yapmışlardır. Başbakanlardan hacı olanlar Turgut Özal ve Necmeddin Erbakan'dır.

Hacca gidenler uğurlanır, dönüşte karşılanır ve tebrik edilirdi. Hacı evinde tehniye merasimi yapılırdı. Misafirlere hacdan getirilen zemzem suyu dağıtılırdı.

Osmanlı İmparatorluğu çökerken Hicaz'ı kaybetti. Türkiye, milli mücadele ile meşguldü. Surre tarihe karıştı. 1947'lere kadar Türkiye'den hacca resmen izin çıkmadı. 1948'de döviz yokluğu bahanesiyle hac yine yasaklandı, ancak 1949'da serbestçe hac izni çıktı. O yasaklı yıllarda Rusya dahi hacılarına yasak koymamıştı. Hacı sayısı 1949'da 7.000 idi. Bugün 180.000'dir. 12 Mart döneminde de hacılar Mekke'ye gidememiştir.

Suudi Arabistan 1988'de hac kontenjanı sınırını ilan etmiştir. Her ülkenin nüfusuna göre hacı kafilesi olmaktadır. Karayolu tehlikeli olduğu için Türkiye hacıları havayolundan gitmektedir. 1979'a kadar isteyen her kişi veya kurum hac seyahati düzenleyebilirdi, bu tarihten sonra hac işini DİB organize etmeye başlamıştır. DİB her yıl kur'a usulüyle hacı adayları belirlemektedir.

 
 
ZİYARETLERİMİZ (MEKKE-İ MÜKERREME)
   
 

1. SEVR DAĞI –SEVR MAĞARASI-

Mekke’nin güneyinde, Harem-i Şerife yaklaşık 4 km. uzaklıkta, 500 m. yükseklikte bir dağdır. Sevgili Peygamberimiz (a.s) Mekke’den Medine’ye hicret ederlerken en yakın dostu Hz. Ebubekir ile beraber bu dağdaki bir mağarada üç gece kaldıktan sonra Kızıl Deniz sahil yolunu kullanarak Medine’ye varmışlardır..

Allah ( c.c.) mağarada kaldıkları süre zarfında hep onların yanında olmuş, ta diplerine kadar geldikleri halde, müşriklere onları göstermemiştir.. Bu durum Kuran-ı Kerim’de şöylece zikredilmiştir..

“ Eğer siz o elçi’ye yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Hani o kafirler, onu Mekke’den çıkardıkları zaman sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına: “ üzülme, çünkü Allah bizim ile beraberdir, diyordu. Allah onun yüreğine sükunet ve kuvvet indirmişti ve onu sizin bilmediğiniz askerlerle desteklemişti..” ( tevbe : 40)

Ziyaret esnasında, birçok hacı ya da umrecimiz bu dağa çıkmayı arzulasa da, bizler ancak güneş’siz zamanlarda ve genç yaşta gidenlere, grup harici çıkmalarını tavsiye ediyoruz..

2.ARAFAT

Mekke’nin güney doğusuna düşer. Şehir merkezine 20 km. uzaklıkta, 11 km² alanı kapsayan düz bir ovadır. Batı tarafında Nemire mescidi, doğusunda ise; Rahmet tepesi bulunmaktadır. Günahların tamamen affolunduğu yeryüzündeki tek mekan burasıdır. İbrahim (a.s.) burada haccın nasıl yapılacağını, Cebrail (a.s) dan öğrenmiştir. Cennetten indikten yaklaşık 300 yıl sonra; Adem (a.s) Havva annemizle burada buluşmuş, “ hac ARAFAT’tır..” hadisinde beyan edilen mekan burası olmuştur. Burada beklemek; Haccın en önemli farzlarından birisidir. Hac mevsiminde ( zilhicce’nin 9. günü ) buraya gelinir, akşam ezanına -güneş batıncaya- kadar durulur, günahlardan arındıktan, şeytan kudurtulduktan sonra, annelerimizden doğduğumuz gün kadar temiz olarak Müzdelife’ ye doğru hareket edilir.

3.MÜZDELİFE

Arafat ile Mina arasındaki 12 km²lik alana Müzdelife denmektedir. Arafat’tan ayrılan hacıların ilk uğradığı mekan burasıdır. Akşam ve yatsı namazları burada birleştirilerek cem’i tehir usulü ile eda edilir. Sabah namazına kadar geceyi ibadet, dua – yakarış ve istirahat ile geçiren hacılar, sabah namazını müteakip Müzdelife vakfesini de eda ettikten sonra topladıkları taşlarla Mina’ya doğru hareket ederler..

4.MİNA

Bayramın birinci günü Müzdelife’den ayrılan hacılar, Mina’ya gelerek vacip olan şeytan taşlama eylemini gerçekleştirirler ve akabinde seçtikleri hac nev’ine göre ya hemen ya da “ kurban kesildi ” haberini aldıktan sonra, tıraş olarak ihramlarından çıkarlar.. Küçük – orta – büyük şeytan’lar buradadır. Bayramın ikinci ve üçüncü günleri de buraya gelinerek taşlama eylemi gerçekleştirilir. Geceleri bu mekanda konaklamak sünnettir.. Burada izdihama sebep olacak bütün fiil ve hareketlerden kaçınılması elzemdir.. Şeytana pas vermeden buraları terk edebilene ne mutlu !..
 

5.AKABE ( BİAT YERİ )

Mina sınırları içinde kalan bu mekan, Sevgili Efendimiz’e ( a.s ) nübüvvet gönderildikten sonra, - hicretten önce - Medineli müslümanlarla iki kere gizlice buluşup anlaşma yaptığı( biat/söz aldığı) yerdir. Burada yapılan anlaşmalar neticesinde gönül rahatlığı ile Medine’ye hicret edilebilmiş ve dünya tarihine damgasını vuran “ümmet kardeşliği” sistemi böylece başlamıştır. Buraya gelip ilk anlaşmayı yapanlar ve onların aileleri “ ensar” namıyla anılmaya başlamışlar ve bu durum onların şimdiki torunları olan Medineliler için de etkisini sürdüren bir onur ve asalet payesi olmuştur..

6.HİRA MAĞARASI–NUR DAĞI

300 m. yüksekliğinde, kütle kayalardan oluşan, Beytullah’a 5 km. uzaklıkta olan bir dağdır. Nur’un indiği yer manasına bu ismi almıştır. Peygamberlik gelmeden önce; yüce Nebi (a.s), özellikle - ramazan ayında - bu dağda bulunan Hira mağarasına çıkar, uzlete çekilirdi. Alak suresi diye bildiğimiz surenin “ oku !..” diye başlayan ilk ayetleri, Sevgili Peygamberimiz ( a.s ) bu mağarada iken nazil olmuştur. Ziyaret esnasında, birçok hacı ya da umrecimiz bu dağa çıkmayı arzulasa da, bizler ancak güneş’siz zamanlarda ve genç yaşta olanlara, sadece grup harici oldukları zaman tavsiye ediyoruz..

7.CENNET’ÜL MUALLA

Sevgililer Sevgilisi’nin ( a.s ) tek GÜL’ ü bu kabristanı şereflendirmektedir. Annemiz Hz Hatice (r.a.).. Peygamber Efendimiz’in ( a.s) dedesi Abdulmuttalip, koruyucu amcası Ebu Talip, oğulları Kasım ve Abdullah da burada yatan diğer yakınlarıdır.. Ayrıca bir çok sahabe, islam büyüğü alimler ve uzaktan yakından dünyanın bir tarafından gelen kutlulanmış Müslümanlar da burada yatmaktadırlar.. Yürüyerek gidilip ziyaret edilebilecek bir mesafede bulunan bu kabristan; Cennet’ül Baki’den sonra derece bakımından ikinci sırada gelir.. Kapalı çarşı istikameti takip edilerek ulaşılır.. 1,5 km kadar bir uzaklığa sahiptir..

8. CİN MESCİDİ

Taif seferinden dönerken yolda istirahat edilen Nahle Vadisi’nde dinledikleri Kur’an ayetlerinden etkilenerek müslüman olan cinlerden bir grup, daha sonra Cennet’ül Mualla yakınlarındaki bu mekanda Sevgili Peygamberimizden (a.s.) vaaz dinlemişler ve bu hadisenin hatırasına buraya yapılan mescit; Cin Mescidi ismiyle anıla gelmiştir.... Cennet’ül Mualla yolu üzerindedir.. Yürüyerek ziyaret edilebilir uzaklıktadır..

9. SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN (A.S) DOĞDUĞU YER

Şu anda Mekke Kütüphanesi olarak kullanılan mekan, ziyaretçilere açık değildir. Aziz Peygamberimiz ( a.s ) miladi 20 Nisan 571 yılında,( 12 Rebiulevvel- pazartesi günü) bu yapının yerinde bulunan evde dünyayı şereflendirmiştir.. Medine’ye hicret edinceye kadar burada hayatını sürdürmüş, Nur dağında aldığı kutlu emanet’in ilk heyecanını, annemiz Hz.Hatice’nin kollarında bu evde atmaya çalışmış, Müddessir suresinin “ ey örtüsüne bürünüp yatan!..” ayeti nazil olduğunda bu evin odasında yatıp bürünmüş, hüzün yılında eşini kaybedince bu evin çatısı başına çöker gibi olmuş, hicret edip gideceği gece yeğeni Hz. Ali bu evde O’nun nurlandırdığı yatakta yatmış, islamın nuru bütün dünyaya buradan yayılmaya başlamıştır.. Haremi Şerif’in Babu’s selam tarafından çıkılınca karşımızda görebileceğimiz bir mesafededir..
 

10- HUDEYBİYE

Hicretten sonra başta sevgili Peygamberimiz (a.s) olmak üzere Ensar ve Muhacirler Kabe’ye varıp yüz sürmek, Allah’a olan yakınlıklarını bir daha yenilemek için Mekke’ye gitmeyi arzu ettiler. Ancak müşrikler memleketlerinden kovdukları müslümanların Mekke’ye ziyaret için bile olsa girmelerine asla müsaade etmeyerek bu duruma şiddetle karşı çıktılar. Gayeleri Müslümanlara müsaade ederek insanların önünde küçük düşmemekti. 13 Mart 628 tarihinde Medine’den yola çıkan müslümanlar Hudeybiye’ye gelince bir işaret olarak yüce Peygamberimizin (a.s) devesi yere çöktü ve ne yapıldıysa hareket etmedi.

Müşrikler müslümanları Mekke’ye sokmamakta kararlı idiler. Peygamber Efendimiz de (a.s) dönmemekte kararlı idi. Sonunda Hudeybiye Anlaşması olarak bilinen anlaşma imza edildi. Buna göre; 1-Müslümanlarla müşrikler on yıl süreyle savaşmayacaklar, birbirlerine saldırmayacaklardı 2- Müslümanlar bu yıl Kabe'yi ziyaretten vazgeçerek geri dönecekler, ancak gelecek yıl umre yapacaklar, müşriklerin boşaltacağı Mekke'de üç gün kalacaklar ve yanlarında yolcu kılıçlarından başka silah taşımayacaklardı 3- Mekke'den birisi müslüman olarak Medine'ye sığındığı zaman iade edilecek; fakat Medine'den Mekke'ye sığınanlar iade edilmeyecekti 4- Arap kabileleri istedikleri tarafla anlaşma yapmakta serbest olacaklardı. Hudeybiye anlaşmasının bütün şartları görünüşte müslümanların aleyhine idi. Bu nedenle müslümanlar büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.

Yenilgi gibi algılanan bu anlaşma neticesinde Allah Mekke’nin ve Hayber’in fethedileceği müjdesini Fetih suresi ile bildirdi. Anlaşma akabinde yaşanan iki yıl içinde 19 yılda ulaşılan müslüman sayısının iki misline varıldı. Anlaşma gereği müşriklere iade edilen Ebu Cendel ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği hadiseler üzerine iki yıl sonunda müşrikler kendileri gelerek anlaşmanın fesih edilmesini istediler. Bu anlaşma Uhut’ta, Bedir’de, Hendek’te yok edilmeye çalışılan Medine İslam Devleti’nin müşrikler tarafından ilk defa resmi olarak tanınması manasına da geliyordu ve müslümanlar için aslında büyük bir başarıydı.

Buraya ekstradan yapılacak düşük maliyetli ziyaret esnasında ihrama girilerek yeni bir nafile umre yapılabilir. Burada çiğ olarak içilecek deve sütünün bünyeye zararı tespit edilmemiştir.

11- CİDDE

Ülkenin ana giriş kapısı olan bu şehir, sahil şehri olma özelliği ile klasik bir görüntü arz etse de deniz içindeki camisi, Hz.Havva annemizin kabrinin bulunması, kısas yapılan camii ve çok büyük ticaret merkezlerinin varlığı ile görülmeye değer bir konuma sahiptir.

Günübirlik yapılabilecek düşük maliyetli ekstra bir gezi ile hem hoş bir gün geçirmiş hem de Hz.Havva annemizin kabri başında dua edip onun aziz ruhuna bir fatiha bağışlamış oluruz.

 
  İstediğin yere, İstediğin Fitmayla, İstediğin Araçla, Nereye gitmek istersen oraya.METROPOL TURİZM-Büyük İstanbul Otogarı & Devlet Hava Meydanları, İç ve Dış Hatlar Bilet Satış Acentesi. 0 212 535 51 61 metropolturizm@msn.com  
 
KREDİ KARTI İLE ÇAĞRI MERKEZİMİZDEN BİLET ALMA DÖNEMİ BAŞLADI. KREDİ KARTINIZI KULLANARAK 0 212 535 51 61 NUMARALI ÇAĞRI MERKEZİMİZİ ARAYABİLİR VE SATIŞ OFİSİMİZE GİTMEDEN BİLETİNİZİ SATIN ALABİLİRSİNİZ. YURDUN HER YÖRESİNE KARŞILIKLI SEFERLERİMİZ VARDIR. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol